26 Mayıs 2009 Salı

Murat Özyer play-off eşleşmelerini ve takımları yorumladı



Murat Özyer'den Turkbasket'e play-off değerlendirmesi


Deneyimli teknik adam Murat Özyer ile Beko Basketbol Ligi'nde tamamlanan çeyrek final serilerinin yanında bugün başlayacak olan Türk Telekom- Fenerbahçe Ülker play-off yarı final serilerini değerlendirme fırsatı yakaladık. Çeyrek finalde genel olarak favorilerin zorlanmadığını kaydeden Özyer, ''Efes Pilsen'in Daçka serisini rahat geçeceğini biliyorduk. Ama Darüşşafaka'nın da bu sezon gösterdiği başarıyı silmeyecek bir sonuçtur bu. Türk Telekom- Mersin BŞB serisinde ise Mersin hazır Chris Lang yokken ve rakibini nasıl yeneceklerini öğrenmişken bir galibiyet daha alabilirdi. Ancak dar bir kadrolarının bulunması Mersin'in belini büktü. Telekom'da tecrübesini ve istekli oyununu göstererek, deplasmandan turu çıkarmasını bildi. Fenerbahçe Ülker karşısında ben Antalya BŞB'nin daha dirençli oynayabileceğini ve mutlaka 1 maçı kazanacağını düşünüyordum. Burada yanıldım. Derbiye geldiğimizde ise toplamda beklediğimiz sonuç gerçekleşti. Bu noktada bizi yanıltan ise üçüncü maçta Beşiktaş'ın Galatasaray karşısında elde ettiği 42 sayılık fark oldu. Bu maçla Galatasaray, play-off'da da kırılganlığının devam ettiğini gözlemledik. Ancak bu mağlubiyetin sarı-kırmızılılar açısından çok büyük bir artısı da oldu. Ben olsam bu değişikliği daha önce yapardım. Hosley'in daha önce kadro dışı bırakılıp, dikkatinin çekilmesi gerekiyordu. Şu anda takımın içindeki pozitif bir hareketi başlattıklarını düşünüyorum. Doğal olarak şimdi güç bir dönemdeler. Bu radikal değişikliği ikinci Beşiktaş maçında yapsalardı, daha veri alabilirlerdi. Hosley'in olmadığı durumlarda Polat, Cemal ve Guroviç'in de devreye girmesi gerekiyor. Bunları daha fazla sahaya sürme ve sorumluluk verme şansları olacaktı. Bu fırsatı kaçırdılar.'' şeklinde yorumladı.

''HOSLEY'SİZ KAZANABİLECEKLERİNİ GEÇ GÖRDÜLER''
''Galatasaray'a 2 nokta turu getirdi. Birincisi, ezeli bir rakibi geçmenin verdiği zafer duygusu olurken, ikincisi de Hosley'siz de maç kazanabileceklerini geçte olsa kendileri gördüler. Şimdi bunun Efes Pilsen ile oynanacak olan seriye yansımasını hep birlikte göreceğiz.

Beşiktaş Cola Turka'ya da baktığımızda da; zaman içerisinde değişime uğrayan bir kadro yapısı oldu. Bunun sorunlarını belki psikolojik olarak aştılar, çok mücadele ettiler ama ilk olarak kurulan kadro ile sonradan alınan oyuncular arasında farklılıklar olması onları bugünlere getirdi. İçeriden sayı atan oyuncuları olmadığı için mecburen ikili oyunlar, penetre pasla oynayacaklardı. Başarılı olabilmeleri için Chatman, Mehmet, Haluk ve Muratcan'ın iyi günlerinde olması gerekiyordu. Kadro darlığına rağmen ikinci uzatmaya kadar dayandılar.

Türk Telekom - Fenerbahçe Ülker

-Yarı final serileri gelelim isterseniz. Normal sezonda karşılıklı galibiyetler nedeniyle Türk Telekom- Fenerbahçe Ülker serisi 0-0 ile başlarken, ilginç bir seri olmaya aday gözüküyor. Bu serinin uzun süreceğine inanıyor musunuz ? Bir tarafta hücum ağırlıklı bir Türk Telekom, diğer yanda ise hem hücum hem de savunmasıyla öne çıkan Fenerbahçe.

Fenerbahçe iyi oyunculardan oluşan çok geniş bir kadroya sahip. Ancak sonuçta sahada 5 kişi oynuyor. Türk Telekom'un dezavanatajı ise Michael Wright ve yakın zamana kadarda Kris Lang'in sakat olması. Lang büyük bir aradan sonra Fenerbahçe'ye karşı oynayacak. Tabii biz göremediğimiz için biz ne durumda olduğunu bilemiyoruz. Lang bu turun önemli oyuncularından biri olacak. Fenerbahçe Ülker 6. yabancı olarak Sloven pivot Vidmar'ı dışarıda bırakarak oynamayı tercih edecektir. Hatta bunu bu şekilde düşünmelidir diye de görüş bildiriyorum. Çünkü Türk Telekom'un kısa bölgesinde gerçekten iyi oyuncular bulunuyor.

TELEKOM'U BEKLEYEN 3 TEHLİKE
Türk Telekom'u bu zorlu play-off eşleşmesinde bekleyen 3 tehlike var. Bunlardan ilki, Fenerbahçe Ülker'e karşı savunmada verebileceği direnç. 2-1 ve 1'e 1 oyunlarda geçildikten sonra yapacakları o takım savunması. İkincisi Kris Lang'in bu tura ne kadar adapte olacağı ve ne kadar performans vereceği. Çünkü bu tip kritik maçlarda uzunlara çok iş düşüyor. Şimdi Michael Wright'ı unuttuk belki ama bunu gündeme getirmek lazım. Wright Telekom'un ana oyuncusuydu. Yani ana oyuncusunu kaybetmiş bir takım aslında Telekom.Bunu da gözden kaçırmamak lazım. Üçüncü konu da bence, geçen seneden kalan düellonun kişiselleştirilmesi Telekom'a dezavantaj getirecektir. El Amin ile Solomon düellosu takım disiplininden uzaklaştıracak, avantajların ve maçın dizginlerinin tamamen Fenerbahçe'ye geçmesini sağlayacaktır.

İki takımda bu oyuncuları üzerlerinde yazan etiketleriyle birlikte transfer etti. Bu etiketler t-shirtlerinde değil, adeta derilerinde kazınmış bir şekilde. Bunlardan soyutlayarak alamazsınız. Zirve yarışındaki 4 takımdan üçünün point guard takviyesini yaptığını ve bunların ilk 5 yani maçın kader anında oynayacak oyuncular olduğunu daha önce söylemiştim. Yani Efes'de Kerem Tunçeri, Türk Telekom'da Khalid El Amin ve Fenerbahçe Ülker'de ise Willie Solomon bu tip kaliteli oyuncular. Galatasaray bu noktada joker hakkını Hosley'den yana kullandı.

''EL AMIN VE SOLOMON HAZIR DEĞİL''
El Amin geçen yılki performansından oldukça uzak durumda bulunuyor. Solomon'da tam hazır değil. Her iki oyuncu da, geçen sezon play-off'lara daha hazırlardı. Uzun bir süredir takımlarıyla birlikte idman da yapıyorlar. Bu turun psikolojisi de çok önemli. Böyle oyuncular zor günlerde de kişiliklerini ve karaketerlerini ortaya koyarlar. Normal sezonu ikinci sırada kapatan Türk Telekom açısından seriyi incelediğimizde Fenerbahçe'nin kesinlikle Tutku Açık'a önlem alması gerekliliği bir kez daha öne çıkıyor. Çünkü Tutku'nun diğer oyuncuların performanslarını artırıcı bir özelliği bulunuyor.Genelde atıştan çok adam eksiltip doğru pasları vermeyi seven bir oyuncu. Ayrıca maçın temposunu da yükselten ve hırslı bir basketbolcu.

Aynı şekilde Fenerbahçe'de Ömer Onan'ın da takımını savunma anlamında yönlendirecek bir pozisyonu var. Sanırım maçta da Ömer Onan Tutku ile eşleşecektir. Tutku'yu durdurmak, Telekom'un düzenlerini altüst etmek demektir. Bu noktada Barış ve Bekir'in katkıları daha da önem kazanacak. Ayrıca Serkan Erdoğan da şu an daha yüzde 50'nin üzerinde devamlılığını gösterebilmiş değil. Bu onun için de bir rekabet ortamı olacak. Dolayısıyla El Amin-Tutku-Serkan üçlüsü sahada olduğu zaman bir şekilde Fenerbahçe'ye özellikle hücumda üstünlük sağlamış olmaları lazım. Dolayısıyla Serkan'ın performansı da önem kazanacaktır.

''TORRES EŞLEŞME SORUNU YARATACAK''
Şimdi Oscar Torres'e geldiğimizde zaman. Torres kariyerinde böyle zorlu eşleşmeleri yaşamış, çok tecrübeli bir oyuncu. Telekom'un onu hem 3, hem de 4 numarada oynatarak, miss match (eşleşme bozma) yaratmak için getirdiğini biliyoruz. Savunmayı ve herkesin yapmadığı bazı işleri yapar. Ribaund alıp, top çalar. Solomon kadar ayakları hızlı olmasa da, fiziksel olarak daha avantajlı olduğu için savunmada Solomon ile eşleşebilir. Daha çok Bekir ve Barış'ın Solomon'u tutacağını tahmin ediyorum. Torres de Solomon'un içeriye dalışlarına geri adım atmayacak bir fizik yapısına sahip olduğu için ilginç bir eşleşme olur diye düşünüyorum.

Başkent ekibinin yeni transferi Bajramovic'in Telekom'a farklı bir vizyon getirdiğini ve dış şutu olduğu için guardların işini kolaylaştırdığını düşünüyorum. Mersin BŞB ile oynanan maçta post up'ını kullanmaya çalıştı ama Mirsad Türkcan kadar etkili olamadı. Mirsad bu eşleşmede ona üstünlük sağlayabilir, ama Telekom'un bu transferle Mirsad'a yaklaştığını düşünüyorum. Bu noktada Dudley Telekom'da oynadığı yıllar boyunca takımının hücumdaki en önemli silahı oldu.İnişli ve çıkışlı bir sezon yaşadı. Dudley'in orta mesafe şutunu soktuğu günlerde Fenerbahçe savunması dışarıya açılmak zorunda kalacaktır. Sonuç olarak Dudley'in yüzdeli oynaması başkent ekibini biraz daha rahatlatacaktır.

''SOLOMON KIZMAZSA SORUN YOK''
Fenerbahçe Ülker cephesine baktığımızda ise. Bu tip maçlar Solomon'un seveceği tarzda maçlar. Bir soru sordun; 'El Amin ve Solomon ego kontrolü mümkün oyuncular mı ?' diye. Bana göre kontrolü mümkün oyuncular değiller. Ama bu özellikleri bilinerek buraya geldiler. Maçın kaderini her an değiştirebilecek oyuncular. Solomon'da Türkiye'de ''En Değerli Yabancı'' durumunda. Geçen seneki şampiyonluk yüzüğünü hakeden isimlerin başında geliyordu. Dolayısıyla kaldığı yerden devam etmek isteyecektir. Doğal olarak Fenerbahçe'ye bilinen sebeplerden dolayı gelmesinin de kendisinin yaratacağı farkı da bu seriyle birlikte göstermeye çalışacaktır.

Ben Solomon'u kızdırmadıkları sürece Solomon'u dördüncü periyota kadar takım oyunu oynayacağını düşünüyorum. Çünkü verdiği mesajlar öyleydi. Normalde atan bir Solomon, topu kullanan bir Solomon vardı. Oysa şimdi biraz daha az sorumluluk alan bir oyuncu var sahada. Tabii ki şimdiye kadar oynadığı maçlarla Türk Telekom ile yapacakları karşılaşmalar arasında farklar olacaktır. Bu noktada Mirsad ve Ömer Onan çok tecrübeli oyuncular. Mirsad'ı bu artı özellikleriyle eşleştiği Bajramovic'e ağır basacağını düşünüyorum.

''F.BAHÇE DAHA AVANTAJLI''
Fenerbahçe genel olarak baktığımızda her ne kadar saha avantajı Türk Telekom'da olsa da kendilerini bu seride biraz daha avantajlı görüyorüm. Çünkü çok daha sert savunma yapıyorlar, uzun oyun rotasyonları daha sağlıklı ve daha kuvvetli. Benim dileğim serinin dördüncü ve son maça kadar uzaması yönünde. Son maçta antrenörler ve oyuncular mücadelenin geriliminden dolayı terlerken, bizde TV'den çok keyifli maç seyrederiz.

Ben Fenerbahçe Ülker'in zor da olsa Türk Telekom'dan sıyrılarak finale yükseleceğine inanıyorum. 3-2 gibi bir seri olabilir. Fakat eğer Telekom Ankara'daki ilk 2 maçtan birini kaybederse, serinin 3-1 bitebileceğini de düşünüyorum. Dolayısıyla Telekom'un şansının devam etmesi içinde evinde oynayacağı ilk 2 maçı da kazanması gerekiyor. İstanbul'a 1-1 giderlerse herşeyin kendileri için daha zor olacağını düşünüyorum.

Efes Pilsen - Galatasaray Café Crown

Türk Telekom- Fenerbahçe Ülker yarı final serisinin ardından bugün oynanacak olan Efes Pilsen- Galatasaray Cafe Crown karşılaşmasını değerlendiren Murat Özyer, Efes'in uzun bir süredir stresi yüksek maç oynanamasının bir dezavantaj olduğunu vurguladı. Özyer, Galatasaray'da Cüneyt Erden'i, Efes'de ise Kerem Tunçeri'nin performanslarının serinin sonucunu belirleyeceğini kaydetti.

''İLK MAÇIN KİLİT ÖNEMİ VAR''
''Efes Pilsen'den başlarsak, öncelikle saha dezavantajları yok. Burada önemli faktörlerden bir tanesi de ilk maçta seyirciye yapacakları uygulama. O da serinin gidişatında önemli bir unsur olacağını düşünüyorum. Çünkü bu serinin en kilit maçı ilk karşılaşma. Eğer Galatasaray ilk maçı alamazsa, Efes'in bu seriyi 3-0 yada 3-1'lik skorlarla bitireceğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu serinin adını Kerem Tunçeri ile Cüneyt Erden'in vereceğini tahmin ediyorum. Yani turu geçecek takımı oyun kurucular belirleyecek. Tabii ki Kerem Tunçeri-Ender Arslan ikilisinin (Eğer bir sakatlık olmazsa, Vujanic'in dışarıda kalacağını düşünüyorum.) Cüneyt Erden-Rashid Atkins'e olan üstünlükleri, ibreyi o tarafa götüreceğini düşünüyorum.

''SHUMPERT VE KAKIOUZIS DENGE BOZABİLİYOR''
Efes cephesine baktığımızda, Kerem Tunçeri geldikten sonra daha organize, herkesin oyuna girdiği, doğru paslaşmaların yapıldığı bir takım haline geldiler. Gene üstünü vurgulamak gerekirse, Ergin (Ataman)'in doğru organizasyonu eldeki bütün oyuncuları değerlendirecek tempoda oynaması büyük artıları. Savunmada o tempoyu tam sahaya yaydıkları için herkes yorularak kenara geliyor. Dolayısıyla herkes hem mutlu, hem de katkı verebiliyorlar. Bunun dışında değişken bir kadro yapısına sahipler. Shumpert ve Kakiouzis gibi oyuncuları 4 numarada oynatarak, karşı takımın hücum ve savunma dengesini bozabiliyorlar. Bunun dışında değişik zamanlarda Kerem Gönlüm, Kakiouzis veya Shumbert ile rakip guardlara ikili sıkıştırma yapıp, top sayısını yükseltmek, karşı takımı istediğinin dışında bir basketbol oynamaya zorlayıcı bir savunmaları da var. Efes'in temel avantajları bunlar.

''BİLET UYGULAMASI SONUCU ETKİLEYEBİLİR''
En büyük dezavantajları ise Türk Telekom maçından sonra 4 kısa organizasyonlarının stresli bir organizasyon olduğunu düşünüyorum. Uzun bir dönemdir stresli, gerilimli bir maç oynamadılar. Bu durum onların aleyhinde bir konumu işaret ediyor. Antalya maçındaki gibi Galatasaray karşısında mücadeleye başlarlarsa, o zaman rakiplerinin şansını yükseltirler diye düşünüyorum.

Seyirci için iki tane söylem var. Bunlardan ilki söylentilere göre bilet fiyatlarını yüksek tutup, oraya sadece seçkin seyircilerin gelmesini sağlamak. Ya da daha önceki sezonda Galatasaray'a yaptıkları gibi Abdi İpekçi'de 8 bin kişiye izin vermişlerdi. Bu ikiliden hangisini yapacaklarını ben bilmiyorum. Serinin kaderini belirleyecek bu ilk maçtaki bilet uygulaması da serinin kaderini belirleyen bir diğer etken olacaktır.

''SERİ UZARSA G.SARAY'IN İNANCI ARTAR''
Galatasaray Cafe Crown'a geçtiğimiz zaman ise.. Sarı-kırmızılılar daha önce söylediğim gibi bazı dezavantajları olduğu gibi birtakım avantajları da var. Belki yorucu bir Beşiktaş serisinden geldiler. Ama ben bu tip maçların takımların ve oyuncuların tansiyonunu yukarıda tuttuğunu düşünüyorum. Çünkü artık kimse Mayıs-Haziran aylarında idman yapmak istemez. Herkes maç oynamak ister. Biz kamuoyundan şu sesli düşünceleri sık sık duyarız. ''Neden 2 gün ara oluyorda, 4 gün olmuyor?'' sorarız. Oyuncuya sorsanız, onlarda 'Neden 4 gün oluyor. 3. günde oynayalım' derler. Hakikaten de bu böyledir. Çünkü bir sabırsızlık vardır. Gerginliği bir an önce üstünden atmanın neden olduğu bir düşüncedir bu. Bu da oyuncuların anlayabildiği bir şey. Dolayısıyla ben Galatasaray'ın bu anlamda Beşiktaş serisinin uzun olmasından dolayı bir dezavantaj yaşadığını düşünmüyorum. Efes Pilsen serisi de uzarsa, Galatasaray tur atlayacağına inanmaya başlar. Seri 1-1 olduğunda ikinci ve üçüncü maçlarda Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda en az 3 bin kişi gelerek orayı doldurur. Seyirci de inanır. Dolayısıyla oradan Efes Pilsen'in çıkması zorlanır. Bu yüzden ilk maç sarı-kırmızılılar açısından belki de sezonun en önemli maçı.

''HOSLEY EFES'E SAKLANABİLİRDİ''
Teknik analize geçtiğimizde. Bence Galasaray'da bazı konularda yanlış karar verildiğini düşünüyorum. Burada Hosley'in daha önce kadro dışı bırakılıp, takımdaki diğer o olmadığında oynayabilecek olan oyuncuların bu seriye hazırlanması lazımdı. Bu anlamda bir hazırlık yapılmadı. Bunlar kim? Cemal Nalga, Polat Kocaoğlu ve Milan Gurovic. Bunlar önemli oyuncular olacaktı. Benim kafamdaki şuydu: Beşiktaş serisinde Hosley'i oynatmayarak oyuncuyu gereceksin. Disiplini oynatmayarak uygulayacaksın. Çünkü Hosley burayı bir adım olarak görüyor. Real Madrid'den atıldı, Galatasaray'da yapacağı istatistik değerlerle kendine yeni bir pazar açmak istiyor.Dolayısıyla maçı çok dakikayla oynamaya ihtiyacı var. Ama sen onu kadro dışında bıraktığında 0 dakika ve problemli oyuncu hüviyeti Avrupa'ya yansıyacak. Dolayısıyla kariyerine düşebilecek bu lekeleri temizleyebilmek için Efes Pilsen serisi bir fırsat gibi parlayacak. Kendini kurtarabilmesi için bu oyuncu daha önceden kadro dışı bırakılarak daha çok gerilmesi sağlanabilirdi. Bu gerilim Efes maçında serbest bırakılabilirdi. Yaydan boşanmış gibi hareket edecek olan Hosley'in bir de dizgin altında olması sağlanacaktı. Takımın onsuz da oynabildiğini kendi görebilecekti. Şimdi bu bir maç olarak yapıldı. Teknik ve idari ekibin kendisine göstereceği 'tavır' hem diğer oyuncular için bir gözlem ve performans artırıcı unsur olacak, hem de Hosley için olacak. Buna kilit olarak bakıyorum.

''CÜNEYT BU MAÇLARI SEVER''
Tabii Cüneyt ve Hüseyin'in toparlayıcılık ve performans koymaları bu dönemlerde önemli. Ben bu ilk maçta Cüneyt'in çok yüksek bir performansla oynabileceğini düşünüyorum.Onun Efes Pilsen maçlarına çok iddialı hazırlandığını biliyorum. Ne kadar iddialı olduğunu göstermek için oynayacaktır. Dolayısıyla Efes'in bunu bilerek, onu iyi savunacağını düşünüyorum. Cüneyt'in bazı maçları var; bu da o maçlardan bir tanesi. Dolayısıyla sana Kerem Tunçeri ve Cüneyt Erden derken, biraz geçmişteki maçları da kastettim. Cüneyt ve Hüseyin'in bu maçta yüzde 110'la oynayacakların düşünüyorum. Hangi oyuncuyu kadroya alabileceklerini bilmiyorum. Çünkü iyi bir Hosley, Shumbert-Kakiouzis ile eşleştiğinde orada değer kaybını azaltacak bir Hosley'dir. Ben Polat ve Cemal'in kalması ve oyuna girmesinin bir sebebi de Tolliver'ı kadronun dışında bırakırdım. Guroviç'in ne kadar da sakatlıktan gelse de bu tip maçlarda çok soğukkanlı bir şutör olduğunu ve Hosley'in 4 numarada oynadığında Gurovic-Hosley- Graves ve içeride Hüseyin veya diğer bir seçenekle şutörleri ve penetrecileri aynı anda sahada olduğu bir durumda Efes'in savunmasının oldukça açılacağını düşünüyorum.

'''FAVORİM EFES AMA...''
Hosley ve Gurovic'in 3 ve 4 numara oynadığı bir beşe beşte Galatasaray'ın daha avantajlı olduğunu düşünüyorum. Ama bunun hazırlığını daha önce yapmış olmaları gerekiyordu. Belki de şu anda çalışıyorlardır. İki yumurta ilk anda birbirine vurduğunda 2'şer uzunla maça başlayacaklardır Kaya (Kerem)-Kasun ile başlayan Efes'e Milojevic-Hüseyin ile vurduğunda orada bir ses çıkmazsa, sonraki 4 kısa dönemlerinde bu uygulamaların maçın karar anları olabileceğini düşünüyorum. Eğer Galatasaray'da 4.periyota kadar kopmadan maçı taşıyabilirse, ben Galatasaray'a bir avantaj daha eklemiş olacağım. Bu serinin 3-0 mı, 3-1 mi, yoksa 3-2 ile biteceğini ilk maç kaderi belirleyecek. İnşallah çok zevkli bir maç izleyebiliriz. Favorim tabii ki Efes Pilsen ama Galatasaray'daki değerlerin bir organizasyonla beraber açığa çıkabilmesi. bu iki Türk oyuncunun kararlılığı ve performansı tabiiki Galatasaray'ı çok farklı bir yere getirecektir.

Efes Pilsen'de Hüseyin'in olduğu dakikalarda mutlaka ikili oyunlar oynayacaktır. Bana göre Galatasaray'ın Hüseyin ile oynadığı ikili oyun savunmasını (pick n' roll) mutlaka değiştirmesi lazım. Hüseyin daha farklı bir pick n'roll savunması yapmazsa, Kerem, Ender ve ikili oynayan diğer oyuncular çok asist yapabileceklerdir. O sistemi mutlaka değiştirmeleri lazım. Efes bu ligde kimsenin yapmadığı bir sayı opsiyonunu kullanıyor. Kısalarına post up yaptırıyor. Shumpert, Thornton ve Smith'i alçak postta arkası dönük olarak kullanıyor. İlk maçtada Galatasaray'a bu bölgelerden çok sayı atmışlardı. Bunu Galatasaray'ın savunması gereken önemli bir pozisyon olacak.


Röportaj: Can Budak / Turkbasket

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder