Şuana kadar oynanan play-off maçları bizlere gösterdi ki şampiyon yine Doğu’dan çıkacaktır. Batı’daki takımlardan hangisi finale gelirse sadece serinin ne kadar uzayacağını belirler. Hani klasik bir söz vardır ‘’Er meydanı play-off..’’ diye. Doğu, Batı’dan normal sezonda genel olarak kötü gibi gözüksede iş er meydanına gelince Doğu, Batı’yı ezer geçer.
Bu sezon unutulmaz play-off serisi Doğu’da yaşanmıştır (Boston-Chicago), durdurulamaz güç olarak gösterilen takım Doğu’da (Cleveland), uzayan seriler ve heyecanın doruklara çıktığı mücadeleler Doğu’da. Kabul etmek gerekir ki NBA’in mücadele ve heyecan bazındaki imajını bu sezon Doğu belirlemiştir tıpkı geçen sene olduğu gibi. Demek ki normal sezona bakarak ahkam kesmek pek bir şey ifade etmiyor.
Gelelim Batı’daki dengelere. Ortada bir dengede yok aslında, ya iyi var ya kötü. İyilerde kendi içinde denge sorunları yaşayınca Batı’dan gelen takımın, Doğu’dan gelen takım karşısında vay haline.
1 numaralı favori olarak gösterilen Lakers’ın düştüğü durumlar düşündürücü. Memo’nun yokluğundaki Utah karşısında bu piyangoyu iyi değerlendirdiler ve fazla yıpranmadan 2. tura çıktılar. Ancak 2. turda her türlü olumsuzluğu yaşayan Rockets karşısında serinin ilk 4 maçı itibariyle oyun anlamında ezildiler. Rockets beni ilk turda Portland’ı geçerek şaşırtmasının yanı sıra Lakers karşısında oynadığı oyunla daha da şaşırttı ve takdire şayan bir mücadele ortaya koydu. Daha net bir ifadeyle basketbolun adaleti varsa Rockets şuana kadar oynadığı oyunla ve böyle mücadele etmeye devam ederse turu geçmelidir. Ama Yao’nun sakatlığı sonrası bu çok zor. Lakers bir şekilde burada da iyi bir piyango yakalamış oldu.
Ancak Lakers’ın gidişatı gidişat değil. Adeta yerlere düşen bir guard savunması, bir türlü oturmayan rotasyon, 2 yıldır ‘’Süper Star’’ seviyesinde olması beklenen ancak daha star’ın s’si olamayan bir Bynum’la, Lakers değil NBA finali yapmak Batı finalinde elenir gider. Olurda Lakers, NBA finali yaparsa Doğu’dan gelmesi muhtemel 3 takımdan biri Lakers’ı 6 maçta hüsrana uğratır.
Lakers’ın lideri kim dediğimizde herkes Kobe diyecektir elbette ama lider var lider var ; Shaq’ın lideriğindeki Lakers’la, Kobe’nin liderliğindeki Lakers arasında dağlar kadar fark var. Demek ki keramet Shaq’taymış söylemleri bu sezon daha da ayyuka çıkacak zira Lakers bu görüntüsüyle şampiyon falan olamaz. İşin birde Phil Jackson boyutu var, eğer bu senede takımı şampiyon yapamazsa Jackson, demek ki onunda başarılı olabilmesi için Jordan ve Shaq gibi ‘gerçek’ yıldızlara ihtiyacı varmış denebilir. Elinde Kobe’si, Gasol’ü, Odom’ı varken ki Lakers bu takıma çok güvenirken play-off performansı endişe vericidir. Kazanan her zaman haklıdır diyerekten Utah’ı 4-1’le geçti diyenlere yukarda dediğim gibi hangi Utah’ı sorusunu sorarım, Rockets’ı geçerlerse ki geçmeleri muhtemel hangi Rockets’ı diyeceğiz zira Yao’nun sakatlığı her şeyi değiştirdi. Hoş Yao’suz Rockets da çıktı çatır çatır maçını oynadı ve kazandı o da var. Toparlamak gerekirse eğer Lakers bu sezonda şampiyon olamazsa Kobe’ye şu damgayı vururlar ‘’Shaq yok .. Yüzük Yok ..’’.
Dallas-Denver serisine gelirsek bu seri tam anlamıyla ‘skandal’ olarak kayıtlara geçmiştir vicdanlarada. NBA’de bu sezon olduğu kadar hiçbir sezonda bu kadar hakem konuşulmadı. Normal sezon ve play-off’larda hakemlerin maçın önüne geçmesi moda olmaya başladı. 3. maçta Dallas’ın canını yakanlar ve 2-2’ye gelecek serinin 3-1 olmasını sağlayanlar bunun hesabını nasıl verebilir ? Hakemdir hata yapar diyerek her şeyi es geçmekte pek hakkaniyetli bir durum olmasa gerek. 2-2 olması gereken ve bir anlamda 7 maça gitmesi muhtemel bir seri nereden nereye doğru geldi. NBA tarihinde 3-0’dan geri gelen yok ki şu formda Denver karşısında direnci kırılan bir Dallas zaten geri dönemez.
Cleveland Cavaliers 8 de 8’le gidiyor ve gerçekten korkutucu bir performans sergiliyorlar. Bu adamları kim durduracak soruları karşısında kimsenin şu tabloda bir cevabı yok. Bu güzel tablonun olumsuz yanlarıda olabilir. Bazen kaybetmeyi de bilmek lazım hiç kaybetmekten zirveye doğru yürümek, olası ilk kayıpta büyük bir travma etkiside yaratabilir. Düştüğünüz yerden kalkabilmek de bir sanattır aslında. İnsan ilk düşüşünde kalkarken acıyla ağlar, ancak 2. düşüşünde ilk düşüşü aklına gelir ve bu sefer kalkarken acısını yüreğine gömer ve başı dik bir şekilde kalkmaya başlar. Cavaliers’ın kaybetmemesi beklide başını ağrıtabilir.
(Cavaliers konusunda bu parantezi açmak farz oldu. Ne olursa olsun ne kadar iyi olursanız olun bu size rakipleri küçümseme ve hoş olmayan işlere girme hakkı vermez. Cavaliers iyi takım ve şuan çok formdalar ancak James önderliğinde yaptıkları ‘garip’ şovları sanırım taş devrinde nefes alıp vermeyi yeni öğrenen ve hayvan avlamakla geçimini sağlamaya çalışan mağra adamları yapmıyordur. ‘’Saygı’’ göstermezseniz ‘’saygı’’ alamazsınız. Saygı alamadan kazanılmış hiçbir apolette bir şey ifade etmez.)
Boston-Orlando serisi ciddi anlamda sıkıntılı bir seri. Orlando’nun ispat etmesi gereken en önemli şey ‘’play-off takımı’’ kimliği ancak Boston karşısında fark 30 da olsa 20 de olsa bir türlü kendilerine güvenerek oynamıyorlar. Özellikle maçın sonlarında Hidayet haricinde kimse sorumluluk almaya yanaşmıyor. 100 milyon dolarlık Lewis kaçarken, tüm yükün Hidayet’e binmesini biz görüyoruz ama Van Gundy göremiyor galiba. Benchte bağırmakla ve sürekli ayaklanmakla olmuyor bazı şeyler. Lewis’in kulakları iyi bir çekilmeli sadece takımın en pahalı oyuncusu değil, NBA’in en pahalı oyuncularından birinin bu denli sorumluluktan kaçması kabul edilebilir bir durum değil. Allah Hidayet’e kolaylık versin.
Boston Celtics’de ise yaşanan olumsuzluklara rağmen Doc Rivers’ın aşıladığı dik duruş her maç kendisini belli ediyor. Oyuncular şartlar ne olursa olsun pes etmiyor ve sürekli maçı kovalıyor sürekli maçın içinde kalıyor. Rivers’a ne kadar övgü yağdırsak azdır. Rivers demişken tekrar bunu yinelemekte fayda var ; Cavaliers koçu Brown her pozsiyonda hakemlere adeta ‘ağlarken’ ve sürekli hakemlerden medet umarken, şampiyon koç Rivers’ın bir kere olsun hakemlerle uğraşmamasıda aradaki duruş farkının nedenli kesin bir çizgide olduğunu gösteriyor.
Boston-Orlando serisinde kısa ve öz bir sonuçta ortaya çıktı ;
-Boston ne kadar geriye düşerse düşsün ''Biz bu maçı çeviririz..'' güvenini aşılamış kendisine.
-Orlando ne kadar farkla önde olursa olsun ''Eyvah bu maçta mı elimizden gidecek..'' korkusunu aşılamış kendisine.
Play-off’lar devam ederken izlenimler şimdilik böyle. Konferans finalleri öncesi takımların durumlarına kısa bir göz atmak istedik. Finallerin heyecanında daha net bir tablo ile karşınızda olacağız elbette.
Mr. X
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder