Yücel Platin ile özel röportaj
Oyak Renault’un başarılı antrenörü Yücel Platin ile Cevat Soydaş Turnuvası’nda bu yaz izledikleri transfer politikasını, sezon öncesini, hedeflerini ve ligi konuştuk.
Oyak Renault’u TB2L’den Beko Basketbol Ligi’ne taşıyan ve bu ligin kalıcı takımları anasında yer almasını da sağlayan Yücel Platin, bu yaz hiç de alışık olmadığımız bir transfer dönemi geçirdi. Toplam 6 yeni oyuncu ile 2009-2010 sezonuna başlayan Platin, hedefini de ilk 10 olarak belirledi.
Bursa’da düzenlenen Cevat Soydaş Turnuvası ile 2009-2010 sezonunun yeni kadrosunu baskebolseverlere tanıtan Oyak Renault, özellikle yeni transferi Joshua Heytvelt’ ile dikkatleri çekti.
Mecbur durumda kaldığı için bu kadar çok oyuncu transfer ettiğini ifade eden tecrübeli antrenör, yeni sezon için bütçesinin ne kadar olduğunu açıklarken, 3 yabancı oyuncusunun kulübe olan maliyetini de açıklamakta sakınca görmedi.
Yücel Platin’in kendi deyimi ile “mantıklı bütçelerle” her sezon lige farklı bir renk katan Bursa temsilcisi, bakalım yeni sezonda yepyeni kadrosu ile hangi sürprizlere imza atacak?
Yeni sezon için 6 oyuncu transfer ettiniz. Bu aslında Oyak Renault için çok da alışık olmadığımız bir değişiklik. Öncelikle transfer politikanızdan bahseder misiniz?
Geçtiğimiz sezon verimli oynayan 3 Amerikalı oyuncumuz ile birlikte bizim için çok önemli olan Evren, Serhat ve Alper gibi oyuncularımız takımdan ayrıldı. Bu 6 oyuncu sayı olarak az olmadığı gibi görevleri olarak da değerlendirdiğinizde yerleri kolay dolacak oyuncular değildi. Geçen sene 7 yada 8 kişi ile yaptığımız rotasyonun yüzde doksanını bir anda kaybettik. Bu gerçekler doğrultusunda transfer politikamızı belirlerken, Evren Büker’in karşılığını bulamayacağımızı biliyorduk. Evren’in yerini Türk bir oyuncu ile dolduramayacağımız için de bu gerçeğin çevresinde transfer politikamızı belirledik ve 2 yabancı hakkımızı kısa oyunculardan yana kullandık. Her zaman olduğu gibi 4 numarayı da yabancı oyuncu transferi ile geçeceğimiz için 5 numara pozisyonuna Özgür ile Mutlu’yu transfer ettik. Ufuk Kaçar’ın transferi de bizim için çok önemli bir hamle oldu. Kendisi bu sezon takımın kaptanlığını üstlenecek. Hem oyunculuğu hem de kaptanlığı ile Ufuk bize büyük katkı verecek. Bu 3 Türk oyuncu transferinin ardından 3 yabancı oyuncumuzun seçimini gerçekleştirdik. Jovan Wink Adams, Michael Rose ve Joshua Heytvelt’i transfer ederken bizim sistemimize uygun olacağını düşünmüştük. Michael Rose iyi bir şutör, Joshua Heytvelt ise çok üst seviye bir 4 numara. Hatta biraz iddialı olacak ama Joshua Heytvelt’in Euroleague yada ULEBCup seviyesinde olduğunu şimdiden söylemek istiyorum. Kendisi zeki bir oyuncu olmasının yanı sıra iyi bir görev adamı. Tüm bunları açıkladıktan sonra sorunuzun tek kelimelik bir cevabı var, o da mecburiyet. Evet mecburiyetten dolayı bu kadar çok transfer yaptık ama bu kadar erozyona uğrayan bir takım olarak da titiz bir çalışmanın sonunda iyi bir takım kurduk.
Genç oyunculara da şans veren bir antrenörsünüz. Yeni sezonda genç oyuncularından nasıl bir katkı bekliyorsunuz?
Bu sene 89 doğumlu 3 gencimiz var. Alpaslan, Uğur ve Tufan. Bu 3 oyuncunun da mutlaka rotasyona girmesi lazım. Yeni sezonda diğer takımlara avantaj sağlamak için geniş bir kadro ile oynamam gerekiyor. Bu nedenle 3 genç oyuncuya da çok süre vereceğim. Belki kendileri ulusal medyanın dikkatini çekecek kadar yüksek performanslar göstermeyecekler ama takımıma katkılarının yüksek olacağına inanıyorum. Altyapıdan gelen oyuncuların hepsinin süperstar olmasını beklememeliyiz. Altıncı oyuncu kadar bir takım için yedinci ve sekizinci oyuncular da önemlidir ve katkıları takım kimyasını çok değiştirir. Bu gerçekle hareket edilmeli ve bu gençler fonksiyonel kullanılmalı. Bizim 2009 yazımız çok kolay geçmedi. Çok kan kaybettik. Bu gençlerle de 4 yıllık anlaşmalar imzaladık. Rasyonel ve mantıklı bütçemiz ile kendilerine ihtiyacımız var. Bu dalgalanmaları yaşarken her yaz bu kadar şanslı olmayabiliriz.
Rasyonel yada mantıklı dediğiniz bütçe nedir?
Çok açık konuşacağım. Rakamların bilinmesinde bir sakınca yok. Bütçemiz 600 bin dolar. Joshua Heytvelt, dışarıdan şutu olan bir 5 numara ama biz alırken kendisini 4 numara oynatmak için aldık ve sizin de turnuvada gördüğünüz gibi 4 numara pozisyonunda gayet de iyi oynadı. Bu kalitede bir oyuncuya biz, 72 bin dolar verdik. Jovan Wink Adams, 50 bin, Michael Rose ise 60 bin dolara geldi. Yani 3 yabancı oyuncumuzun kulübe maliyeti toplam 200 bin dolar civarında oldu.
Her pozisyon için yeni oyuncularla anlaştınız. Sanırım yeni sezonda Yücel Platin’in farklı bir beşi olacak. Nasıl bir Oyak Renault izleyeceğiz?
Oyak Renault’un artık kendine göre bir basketbolu var. Öncelikle çok sert adam adama savunma ilkesinden ödün vermiyoruz. İkinci olarak alan savunması kombinasyonlarımızı göz ardı etmiyoruz. Herkesin paslaştığı, uzunların da şut atabildiği, belirli bir skorerin üzerine kurulu olmayan, perdelemelerin ve devrilmelerin ağırlıklı olduğu bir hücum düzeni uyguluyoruz. Tüm bunlara ek olarak da yenilgiyi kabul etmiyoruz. Biz bu sistemin ve düzenin içine karakter olarak uygun oyuncular alıyoruz. Böyle olunca da uyum ve hazırlık sürecini çok sıkıntı yaşamadan geçiriyoruz. Beko Basketbol Ligi özellikle son 3 sezondur çok üst seviyede bir lig ve ben bu ligde antrenörlük yapmaktan büyük keyif alıyorum. Bu ortam da bizim de hedefimiz ligde kalıcı olmak ve ilk 10 içinde yer almak. Bu noktada ilk 8 demiyorum çünkü play-off’un ayrı mekaniği olduğunu düşünüyorum. Eğer özetlersek, yeni sezonda da geçen sezonun uzağında olmayan bir Oyak Renault izleyeceksiniz.
Geride kalan sezonlarda sizin değiminizle mantıklı bir bütçe ile sert ligde iyi işler başardınız. Başarının sırını bizlerle paylaşır mısınız?
Sisteme göre doğru oyuncu monte etmenin yanı sıra 2 tane çok değerli yardımcım ve 2 tane de çok iyi anlaştığım menajerim var. Biz enerjimizi çok güzel kullanıyoruz. Bu enerji ve disiplinli çalışma ortamı dışarıya da aynı şekilde yansıyor. Amerika’daki bazı menajerlerin bu nedenle tercih sebebi oluyoruz. Kulüp yapısının doğruluğu da imajımızı destekliyor ve yabancı oyuncular daha çok teklif veren kulüplerin yerine bizi tercih ediyorlar. Ben sezon içinde fazla oyuncu değiştiren bir antrenör değilim. Geride kalan 9 yılda sezon içinde sadece 2 yabancı oyuncuyu değiştirdim ki; biri kendi isteği ile bizden ayrılmıştı. İstikrarlı bir kulüp olmak hem oyuncular tarafından hem de menajerler tarafından tercih edilmemizi sağlıyor. Bana göre nasıl bir sezon geçirdiğinin en önemli göstergelerinden biri sezon başında belirlenen bütçeyi sezon sonunda ne kadar yukarı taşıdığınızdır. Bunu da şöyle açıklamak istiyorum; örneğin sizin 100 bin doları geçmeyen yabancı oyuncularınız, yeni sezon için 3 katı tekliflerle başka kulüplere gidiyorsa bu kendi bütçenizin 3 katı iş yapmışsınız demektir. Antrenörün başarısı, sadece skor ile değil, takımın bütçesini nerden nereye taşıdığı ve oyuncularına ne kadar kalite kattığı ile birlikte sezonun bitiş tarihinde takımının nüvesini koruyup koruyamadığı ile ölçülmelidir. Bizim geride bıraktığımız 3 yıl da nüve olarak elimizde çok oyuncu kalıyordu ama hepsinin sözleşmeleri bittiği için bu sene elimizde hiçbir şey kalmadı. Şimdi yeniden başladık. Sezon sonunda ligde kalmamız bizim için çok önemli ama ben 2 sıra daha yukarda ligi bitireceğime 2 oyuncu kazanmayı tercih ediyorum.
Bu sene diğer takımların transfer çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz ve nasıl bir lig öngörüyorsunuz?
Ligin kalitesinde bir değişiklik olmayacak ve aynı kalite devam edecek. Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker’in yukarda ayrılacağını düşünüyorum. Türk Telekom yeni bir yapılanma içinde. Galatasaray Cafe Crown ve Beşiktaş Cola Turka, Banvit gibi takımlar play-off adayları. Bu 6 takımdan sonrası ise gerçekten toz duman olacak. Herkes birbirini yenebilecek, hatta sezon sonunda 2 galibiyet ile sıralamanın tamamen değişeceğini öngörmek yanlış olmaz. Artık Türkiye Ligi’nin kalitesi çok ama çok büyük krizler olmazsa değişmez. Geçen sene gördünüz işte krizden etkilenmedik. Tüm bunlarla birlikte Türk Basketbolu’nun çok önemli bir artısı da yetişen genç antrenörlerdir. Orhun Ene, Altar Tunçkol, Ahmet Çakı gibi isimler gerçekten bu sert ligde çok önemli işler yapıyorlar. Hem oyuncularla hem de diğer antrenörlerle ilişkileri de son derece iyi. Bu Türk Basketbolu’nun bana göre en büyük güvencesidir.
Röportaj: Dilvin Yücebarlas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder